AVRUPA SEYEHATİNDAN ÖNCE

Avrupa bugünlerde daha önemli insanlık için. Her mültecinin yaşama umuduyla, daha iyi şartlara sahip olacağını hayal edip, ölümü göze alıp çıktıkları yolun sonu, dünyadaki cennetleri. Refahın, insan haklarının, zenginliğin, modanın huzurun olduğuna emin olunan yer.

Yıllardır kapısında beklediğimiz üyelik hayalleriyle yaşadığımız uğruna bedeller ödediğimiz Avrupa’yı kendi gözlerimizle görmek bir zevkten, lüksten öte şart oldu. İçimizde büyüttüğümüz önyargıların ve süslü hayallerin kendi gözlerimiz, kulaklarımızla, tattığımız yiyeceklerde, içimize çektiğimiz her nefeste farkına vardığımız kokuların canlandırdığı kadar yok ettiğini de göreceksiniz.

İki hafta süren otobüs yolculuğuna değinecek olursak, beraber olacağınız arkadaşların varlığı yolculuğun bir kader ortaklığı olduğunu size tekrar hatırlatacak. Paylaşmayı bilmeyenler öğrendikçe her andan daha çok zevk alacak muhakkak. Yemeğinizi, fıkranızı, duygularınızı, fotoğraf makinenizi, gözlemlerinizi paylaşmak sizi daha mutlu kılacaktır. Keşke dememek için daha çok hareket etmek daha çok görmek yemek koklamak ve seviyorsanız alış veriş yapmak yapacağınız en iyi şey olacaktır. Edindiğiniz dostlukları korumaksa sadece sizdeki vefaya ve samimiyete bağlı. Avrupa görmüş biri olarak demek için de olsa görün. Ne demiş Sezar: Geldim, gördüm, yendim. Siz de Gidin, görün, yiyin!

Avrupa turu
Sabaha doğru İpsala’ sınır kapısına girdik. Bizim tarafta pasaportlarımıza bakıldı. Diğer otobüsteki bavullar indirildi. Cihazdan geçirildi. Bizimkilerden birkaç bavula bakıldı. Mühür her zamanki gibi son sayfaya vuruldu.

İnce uzun köprüden geçerken aşağıda çeltik tarlaları görüldü. Yunan sivrisinekleri kapıları açar açmaz kurbanlarına büyük kabarıklar hediye etti. Yunan polisi uzun boylu kaslı uzun ve iri burunlu mavi gözlüydü. Otobüsün tamamını kontrol etti. Pasaportları alıyor yüzlerimize bakarak topluyordu. Damgalar vurulduktan sonra rahat bir nefes aldık.

YORUMLAR

  • Henüz yorum yok.

YORUM YAP