BRUGGE: ÇİKOLATA KOKAN ŞEHİR

Yaklaşık 6 ay bin bir sabırla beklediğim otobüsle Avrupa turu nihayet gerçekleşiyor. Avrupa Rüyası ile ocak ayında tanıştım. İyi ki de tanışmışım yoksa böylesine güzel ve kapsamlı bir turu heralde bir daha yapacak fırsatı bulamazdım. Baştan başa Avrupa turu yapabileceğiniz eşsiz bir turdu. Benim için gittiğimiz her şehrin her ülkenin heyecanı başkayı ama Brugge çok etkileyiciydi.

Brugge, Belçika’ya yolu düşen ve hatta çevre ülkelere bile yolu düşen herkesin kesinlikle uğraması gereken bir şehir. Yaklaşık 120 bin kişi nüfusuyla oldukça hoş şirin bir kent burası. Avrupa Rüyası turundan önce fotoğraflarını görmüştüm ve o günden beri buraya gelmeyi düşledim durdum. Bu büyülü kenti gezmeye, adım adım dolaşmaya can atarken rehberimizin anlattığı şeyleri bitirmesini bekliyorum. Vee nihayet şehrin sokaklarını adımlıyorum.

Markt (Çarşı) Meydanı
12. yy’dan kalma ticaret merkezi olmuş bir meydan burası ama şuan Ortaçağ’dan kalma bir kentin merkezi haline gelmiş. Şöyle bi durup etrafa bakınca sanki bir filmin içinde gibi hissediyorsunuz kendinizi. Burnunuza mis gibi çikolata kokuları geliyor. (Buraya yazarken bile canım çekti!) Meydan en son 1995 yılında yenilenme çalışmaları geçirmiş ama sanki o eski haliyle kalmış hiçbir şey olmamış gibi duruyor.

Belfry Kulesi
83 metre yüksekliğinde bir ortaçağ çan kulesi burası ve 1240 yılında meydana eklenmiş. Şehrin sembolü haline gelmiş olan bu kule eskiden hazine ve arşiv binası oalrak kullanılmış. Şehrin panaromik manzarasını görmek isteyenler 366 merdiveni tırmanarak bu isteğini gerçekleştirebilir. (Biraz zorluyor ama değer. Ücreti 8€)

Historium
Burası meydanın köşesinde müze olarak planlanmış oldukça güzel bir bina. Adından da az çok anlayacağımız gibi şehrin tarihini öğrenmek ve yaşananlar hakkında bilgi sahibi olmak için gezilebilecek bir müze. Giriş ücreti 13.50€ olan müzede filmlerle, animasyonlarla günlük hayat ve eski zamanlar canlandırılmış.

Sint-Salvator (Aziz Salvador) Katedrali
Şehrin ana kilisesi olan bu bina aslında ilk başta katedral olarak planlanmamış fakat 19 yy’da Katedral olarak sınıflandırılmış. 10. yy’dan beri ayakta olan kilise Avrupa’nın kanlı dönemini de neredeyse hiç yara almadan atlatmış.

Minnewater Park
Burası Brugge’un kuğularıyla ünlü, meşhur Aşk Gölü! Çimlere uzandıktan sonra hiç ayrılmak istemeyeceğiniz bir yer. Beguinage manastırının yanında yemyeşil bir alan olan bu parkta vaktiniz olursa çimlere uzanıp gökyüzünü izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Her güzel şeyin olduğu gibi Brugge (Brüj) gezimin de sonu geldi. Küçük şirin ve yürüyerek rahatlıkla gezilebilecek bir şehir. Ben çok keyif aldım ama Avrupa Rüyası otobüsüyle yeni maceralara yol almam gerekiyor. Ucuz Avrupa turu yapmak ve birbirinden güzel şehirler görmek için size de Avrupa Rüyası turlarını öneriyorum. Hoşçakalın!

YORUMLAR

  • Henüz yorum yok.

YORUM YAP